Psi Enerjisi
PSİ ENERJİSİ
Parapsikoloji, bilim dalı olarak bu tarz konuları incelemiştir. İnsanın fizik yanını aşan hiperfizik yanını keşfetmektedir. Parapsikologlar yapılan deneme ve yanılmalar sonucunda insanın fizik bedeninin ötesinde fizik olmayan bir yanının bulunması gerektiğini ortaya koymuş bulunuyorlar. Parapsişik yeteneklerin, çeşitli zamanlarda, çeşitli araştırmacılar tarafından değişik isimlerle anılmış olan ve fizik kanunlarla açıklanamayan bir enerji alanı içinde gerçekleştiği düşünülmüştür. Eski Çin’de buna hayat enerjisi anlamında chi veya ki, Hint’de ise Pruna, Çekoslavakya’da Psikotronik enerji ve günümüz parapsikolojisinde PSİ enerjisi adı verilmiştir. Bu hayat enerjisi her yerde mevcuttur ve her yanımızı sarmış durumdadır.
Psi enerjisi sadece beyne bağlı bir enerji değildir, bütünsel varlığımıza ait bir durumdur. İnsanın beyni dahil tümünden yayılan bir enerjidir. Bu konu üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Ancak psi enerjisinin fizik kanunlara tabi olmadığı anlaşılmaktadır. Fizik kanunlar nasıl bizim bir parçamızı oluşturuyorlarsa bu aşkın kısmınız da bizim bir parçamızdır. Onu fizik olarak duyularımızla göremesek de varlığını hepimiz hissetmekteyiz. İnsanın sadece bedenden ibaret olmadığını, aşkın bir kısmının olması gerektiğini zaman zaman yaşıyoruz, sezinliyoruz. Biraz önce DDA konularında incelediğimiz gibi psi yeteneği zaman ve mekanla sınırlı değildir. Fizik ortamda zaman ve mekan sınırlamalarımız vardır. Ancak bir durugörü medyomunun çevresiyle sınırlı olması mümkün değildir. O, durugörü yeteneğiyle geçmişe de geleceğe de uzanabilir. Telepatide de kilometrelerce uzağa gidebilir ve neler düşündüğünü bilebilir.
PARAPSİKOLOJİ’NİN STATÜSÜ ve GENEL GÖRÜNÜMÜ
Bu alanda çalışanların genel tavırları parapsikolojinin statüsü hakkında bir fikir verebilir. Yukarıdan beri özetlenmeye çalışılan araştırmaların ilk sonuçları yayınlanmaya başlandığı günlerde; konunun araştırmacıları, septiklerden, inanmayan1ardan ve özellikle klasik psikoloji alanının tutucu mensuplarından eleştiri almışlardı. Bu, o kadar yoğun bir şekilde gelişmişti ki, konunun araştırmacıları işi gücü bırakarak eleştirilere muhatap olmaya çalışmışlardı. İşin kötüsü bu eleştirilerin büyük bir kısmı yapıcı olmaktan çok uzaktı.
Aradan geçen yıllar septiklerin biraz rahatlamasına, parapsikologların da daha dikkatli çalışmalarına zemin hazırladı. Aslında septikler saldıracak pek bir şey bulamamışlardı çünkü gerçekten de ortada PSİ diye bir şey vardı. Septiklerin bu saldırıları konunun samimi araştırıcılarını birbirlerine daha çok yaklaştırmış, daha sağlıklı bir iletişim içine girmelerine neden olmuştu. Bunun yanı sıra PSİ’nin gerçekten fiziksel bir şey olup olmadığı meselesi, her türden birçok kanıtın birikmesiyle halledilmişe benziyordu. Aynı zamanda, şimdi artık genel olarak anlaşılmıştır ki, PSİ süreci büyük ölçüde bilinçdışı bir şeydir. DDA süreci bilinçdışı bir düzeyde olup bittiğine göre, kişinin bunu kontrol etmesi de oldukça kısıtlıdır.
Son zamanlarda gözden kaçmayan başka bir husus da, bu alanın artık araştırmacılar tarafından profesyonel bir meslek olarak benimsenmeye başlanmış olmasıdır. İlk yıllarda araştırmacı esasen hangi meslektense, bu alana girerken mesleğiyle ilgili perspektifleri de beraberinde getiriyordu. Hatta bu nedenle PSİ’nin başka disiplinlere sokulmaya çalışıldığı da olmuştur. Bugün ise araştırmacılar konuyla doğrudan ilgisi olmayan problemlere hiç aldırış etmiyorlar. Artık iş, araştırmacının karşısına gelen fenomenden bir kanıt çıkarma maharetine kalmış bulunuyor.
Şimdi parapsikolojinin içinde olduğu kadar, dışında da göze batar bir değişiklik olagelmektedir. Artık bilimsel alandan konuya karşı yöneltilen peşin hükümler yerlerini deneysel sonuçların yaygın olarak anlaşılmasına bırakmaktadır. İnsanın kendi yapısıyla ilgili doğal merakından dolayı, halkın araştırmalara karşı duyduğu yaygın ilgi, ilk günlerden beri canlılığını muhafaza etmektedir. Bununla birlikte işin şarlatanlığı ve sahtekarlığı işin başından beri gözlerden kaçmamıştır Bu, zaman zaman halkın büyük ölçüde yanılmasına neden olmuşsa da çok geçmeden şarlatanla dürüst araştırmacı herkes tarafından ayırt edilir hale gelmiştir. Her alanda olduğu gibi parapsikoloji alanında da söz konusu sahtekarlıklar, samimiyetle sürdürülen bilimsel araştırma ve deneylere gölge düşürmüşse de, halk tarafından çok geçmeden işin aslı anlaşılmıştır. Bu olumsuz etkinin başka bir sonucu da meslek seçiminde görülmüştür: Bu dalı meslek edinmek isteyen genç araştırmacılar sonunda kararlarını değiştirmek, ilgilerini yan bir dal olarak sürdürmek zorunda kalmışlardır. Belki de, parapsikoloji alanında çok az sayıda kalifiye elemanın bulunmasının bir nedeni de budur...
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, şu ya da bu nedenle konuya karşı halkın gösterdiği güçlü merak, alanı daima canlı tutmuş ve yukarıda yer yer değinmeye çalıştığımız kritik dönemlerin hızla atlatılmasında önemli rol oynamıştır. Eğer bu olmasaydı, parapsikolojiyle ilgili deney sonuçlarının ilk yayınlandığı yıllarda bilimsel toplumdan gelen acımasız eleştirilerle bilim sahnesinden silinip gitmiş olabilirdi.
Artık günümüzde bilimsel nitelikli elemanların sıkıntısı çekilmiyor. Eskiye nazaran hiç değilse pek çoğu bugün alanla ilgili yayınları okumaktadır. Ayrıca okumanın ötesindeki bir aşamada gidebileceği organize kurslar ve üniversite düzeyinde eğitim programları bulunmaktadır. Bu sayının artacağı da ayrıca ümit edilmektedir.
Tüm bunların yanı sıra, parapsikolojide daha kat edilecek Uzun mesafeler, çözümlenecek çetin problemler bulunmaktadır. Bunların arasında PSİ’nin kontrol altına alınması, şartlarının araştırılması, sağlıklı süreçler için yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi, psişik yeteneklerin kullanım alanlarının ortaya çıkması vs. sayılabilir. Genel parapsikolojinin araştırma alanına ayrıca fizyoloji, psikolojik testler, istatistik, iletişim mühendisliği ve bilgisayar teknolojisi de girmektedir. Biyoloji ve psikolojiyle ilgili, bu alanlardan kaynaklanan daha birçok soru da daha sonraki araştırmalarda cevaplandırılmak üzere bir süre daha bekleyecektir: Örneğin, özellikle psikokinezideki enerji transferinin ne olduğu konusu...
Yukarıdan beri söz konusu edilen bu sorunların artışı büyük ölçüde onlara verilen önem ve takdir derecesine göre ortaya çıkacaktır. Buna paralel olarak araştırmalara harcanan zaman ve enerji de buna uygun bir şekilde gelişim gösterecektir.
Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın
Parapsikoloji, bilim dalı olarak bu tarz konuları incelemiştir. İnsanın fizik yanını aşan hiperfizik yanını keşfetmektedir. Parapsikologlar yapılan deneme ve yanılmalar sonucunda insanın fizik bedeninin ötesinde fizik olmayan bir yanının bulunması gerektiğini ortaya koymuş bulunuyorlar. Parapsişik yeteneklerin, çeşitli zamanlarda, çeşitli araştırmacılar tarafından değişik isimlerle anılmış olan ve fizik kanunlarla açıklanamayan bir enerji alanı içinde gerçekleştiği düşünülmüştür. Eski Çin’de buna hayat enerjisi anlamında chi veya ki, Hint’de ise Pruna, Çekoslavakya’da Psikotronik enerji ve günümüz parapsikolojisinde PSİ enerjisi adı verilmiştir. Bu hayat enerjisi her yerde mevcuttur ve her yanımızı sarmış durumdadır.
Psi enerjisi sadece beyne bağlı bir enerji değildir, bütünsel varlığımıza ait bir durumdur. İnsanın beyni dahil tümünden yayılan bir enerjidir. Bu konu üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Ancak psi enerjisinin fizik kanunlara tabi olmadığı anlaşılmaktadır. Fizik kanunlar nasıl bizim bir parçamızı oluşturuyorlarsa bu aşkın kısmınız da bizim bir parçamızdır. Onu fizik olarak duyularımızla göremesek de varlığını hepimiz hissetmekteyiz. İnsanın sadece bedenden ibaret olmadığını, aşkın bir kısmının olması gerektiğini zaman zaman yaşıyoruz, sezinliyoruz. Biraz önce DDA konularında incelediğimiz gibi psi yeteneği zaman ve mekanla sınırlı değildir. Fizik ortamda zaman ve mekan sınırlamalarımız vardır. Ancak bir durugörü medyomunun çevresiyle sınırlı olması mümkün değildir. O, durugörü yeteneğiyle geçmişe de geleceğe de uzanabilir. Telepatide de kilometrelerce uzağa gidebilir ve neler düşündüğünü bilebilir.
PARAPSİKOLOJİ’NİN STATÜSÜ ve GENEL GÖRÜNÜMÜ
Bu alanda çalışanların genel tavırları parapsikolojinin statüsü hakkında bir fikir verebilir. Yukarıdan beri özetlenmeye çalışılan araştırmaların ilk sonuçları yayınlanmaya başlandığı günlerde; konunun araştırmacıları, septiklerden, inanmayan1ardan ve özellikle klasik psikoloji alanının tutucu mensuplarından eleştiri almışlardı. Bu, o kadar yoğun bir şekilde gelişmişti ki, konunun araştırmacıları işi gücü bırakarak eleştirilere muhatap olmaya çalışmışlardı. İşin kötüsü bu eleştirilerin büyük bir kısmı yapıcı olmaktan çok uzaktı.
Aradan geçen yıllar septiklerin biraz rahatlamasına, parapsikologların da daha dikkatli çalışmalarına zemin hazırladı. Aslında septikler saldıracak pek bir şey bulamamışlardı çünkü gerçekten de ortada PSİ diye bir şey vardı. Septiklerin bu saldırıları konunun samimi araştırıcılarını birbirlerine daha çok yaklaştırmış, daha sağlıklı bir iletişim içine girmelerine neden olmuştu. Bunun yanı sıra PSİ’nin gerçekten fiziksel bir şey olup olmadığı meselesi, her türden birçok kanıtın birikmesiyle halledilmişe benziyordu. Aynı zamanda, şimdi artık genel olarak anlaşılmıştır ki, PSİ süreci büyük ölçüde bilinçdışı bir şeydir. DDA süreci bilinçdışı bir düzeyde olup bittiğine göre, kişinin bunu kontrol etmesi de oldukça kısıtlıdır.
Son zamanlarda gözden kaçmayan başka bir husus da, bu alanın artık araştırmacılar tarafından profesyonel bir meslek olarak benimsenmeye başlanmış olmasıdır. İlk yıllarda araştırmacı esasen hangi meslektense, bu alana girerken mesleğiyle ilgili perspektifleri de beraberinde getiriyordu. Hatta bu nedenle PSİ’nin başka disiplinlere sokulmaya çalışıldığı da olmuştur. Bugün ise araştırmacılar konuyla doğrudan ilgisi olmayan problemlere hiç aldırış etmiyorlar. Artık iş, araştırmacının karşısına gelen fenomenden bir kanıt çıkarma maharetine kalmış bulunuyor.
Şimdi parapsikolojinin içinde olduğu kadar, dışında da göze batar bir değişiklik olagelmektedir. Artık bilimsel alandan konuya karşı yöneltilen peşin hükümler yerlerini deneysel sonuçların yaygın olarak anlaşılmasına bırakmaktadır. İnsanın kendi yapısıyla ilgili doğal merakından dolayı, halkın araştırmalara karşı duyduğu yaygın ilgi, ilk günlerden beri canlılığını muhafaza etmektedir. Bununla birlikte işin şarlatanlığı ve sahtekarlığı işin başından beri gözlerden kaçmamıştır Bu, zaman zaman halkın büyük ölçüde yanılmasına neden olmuşsa da çok geçmeden şarlatanla dürüst araştırmacı herkes tarafından ayırt edilir hale gelmiştir. Her alanda olduğu gibi parapsikoloji alanında da söz konusu sahtekarlıklar, samimiyetle sürdürülen bilimsel araştırma ve deneylere gölge düşürmüşse de, halk tarafından çok geçmeden işin aslı anlaşılmıştır. Bu olumsuz etkinin başka bir sonucu da meslek seçiminde görülmüştür: Bu dalı meslek edinmek isteyen genç araştırmacılar sonunda kararlarını değiştirmek, ilgilerini yan bir dal olarak sürdürmek zorunda kalmışlardır. Belki de, parapsikoloji alanında çok az sayıda kalifiye elemanın bulunmasının bir nedeni de budur...
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, şu ya da bu nedenle konuya karşı halkın gösterdiği güçlü merak, alanı daima canlı tutmuş ve yukarıda yer yer değinmeye çalıştığımız kritik dönemlerin hızla atlatılmasında önemli rol oynamıştır. Eğer bu olmasaydı, parapsikolojiyle ilgili deney sonuçlarının ilk yayınlandığı yıllarda bilimsel toplumdan gelen acımasız eleştirilerle bilim sahnesinden silinip gitmiş olabilirdi.
Artık günümüzde bilimsel nitelikli elemanların sıkıntısı çekilmiyor. Eskiye nazaran hiç değilse pek çoğu bugün alanla ilgili yayınları okumaktadır. Ayrıca okumanın ötesindeki bir aşamada gidebileceği organize kurslar ve üniversite düzeyinde eğitim programları bulunmaktadır. Bu sayının artacağı da ayrıca ümit edilmektedir.
Tüm bunların yanı sıra, parapsikolojide daha kat edilecek Uzun mesafeler, çözümlenecek çetin problemler bulunmaktadır. Bunların arasında PSİ’nin kontrol altına alınması, şartlarının araştırılması, sağlıklı süreçler için yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi, psişik yeteneklerin kullanım alanlarının ortaya çıkması vs. sayılabilir. Genel parapsikolojinin araştırma alanına ayrıca fizyoloji, psikolojik testler, istatistik, iletişim mühendisliği ve bilgisayar teknolojisi de girmektedir. Biyoloji ve psikolojiyle ilgili, bu alanlardan kaynaklanan daha birçok soru da daha sonraki araştırmalarda cevaplandırılmak üzere bir süre daha bekleyecektir: Örneğin, özellikle psikokinezideki enerji transferinin ne olduğu konusu...
Yukarıdan beri söz konusu edilen bu sorunların artışı büyük ölçüde onlara verilen önem ve takdir derecesine göre ortaya çıkacaktır. Buna paralel olarak araştırmalara harcanan zaman ve enerji de buna uygun bir şekilde gelişim gösterecektir.
Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın
Yorumlar
Yorum Gönder