Parapsikolojik İstihbaratın Ustaları
Parapsikolojik istihbaratın ustaları
Türkiye uzun yıllar gözün görmediğini inkâr eden bir pozitivist sersemlik içindeyken, Ruslar ve ABD gözün görmediği olgularla istihbarat yapıyordu.
Parapsikoloji, alışılmışın ve bildiğimizin dışındaki farklı psikolojik olguları konu edinir.
Hipnoz, telepati, cinler, telekinezi...
Hepsi parapsikoloji içindedir.
Hipnoz ve diğer parapsikolojik operasyonlar, ülkelerin güvenliği ve askeri çıkarları açısından da çok önemlidir.
İstihbarat servisleri kuşkusuz hipnozla sorgu ve mülakat yöntemlerine başvurmaktadır.
Şaka değil, komplo teorisi hiç değil, buz gibi gerçektir bunlar.
Telepat ve medyum istihbaratçılar var mıdır sorusu bile gariptir.
CIA ve ABD askeri istihbaratı DIA (Defense Intelligence Agency-Savunma İstihbarat Ajansı), bu iş için özel bir birim kurmuş, bünyesinde (kadrolu) medyumlar, telepati ve hipnoz uzmanları çalıştırmaktadır.
Üstelik 1970'li yılların başlarında...
Bu sistemin adı Stargate projesiydi.
Bir uzaktan izleme projesi olarak kurumsallaştırılan bu sisteme Stanford Araştırma Enstitüsü, Psişik Araştırmalar Derneği gibi bilimsel kurumlar da dahil uzaktan izlemeyi araştıran 14 kadar laboratuvar entegreydi.
Basbayağı bundan takriben 40 yıl önce Pentagon, telepat ve medyum gibi parapsikologlardan oluşan metafizik istihbarat ünitesi Stargate'i kurdu.
Daha 1970'li yıllarda Pentagon'a bağlı Stargate biriminde, parapsikolojik istihbarat, hipnoz ve telepati için istihdam edilen 7000 medyum çalışmaktaydı.
Proje 1995'te tamamen CIA'ye devredildi.
İstihbarat servisleri kullandı
1973'te ise SCANATE (scaning by co-ordinate) projesi başladı ve 1975 yılında tamamlandı.
Bu projeyle bir kişiye, bilmediği bir askeri bölge koordinatı verilerek orada ne olduğu tanımlanıyor ve çiziliyordu.
SCANATE projesi oldukça başarılı oldu.
Ve üzerinde uzun süre çalışılan kişilerden Ingo Swann, ordu ve istihbarattan psişik yeteneği olan kişileri psişik ajan olarak eğitti ve onlara "psişik sızmayı" öğretti.
Hipnoz gibi yöntemler, tıbbi tedavi şeklinde halka arz edilmeden önce istihbarat servislerince sorgulamada yıllarca kullanılmıştır.
Çünkü hipnoz altındaki kişi, beyninde ve bilinçaltında mevcut bulunan tüm bilgileri iradesiz bir şekilde sorgucuya vermektedir.
Kennedy suikastında, onu öldüren katilin sorgulamasında hipnoz altında verilen emirlerin hiçbir şekilde hatırlanmadığı dikkat çekmiştir.
Keza CIA'nin bir mankeni on yıl süre ile hipnotik talimatlarla kullandığını bildiren çok ciddi çalışmalar vardır.
1996'da yayınlanan "Zihin Kontrolü ve Tanımlanamayan Gizli Hükümetler" adlı kitabında Daniel Brandt, bir insana hipnozla cinayet işletilebileceğini iddia etmektedir.
Unutmayın ki icat edilen her şey, öncelikle istihbari ve askeri kullanım taramasından geçer.
Bu konuda ABD'den çok önce yola çıkan ve onlardan daha fazla mesafe katedenler Ruslar'dır.
Çekoslavakya ABD'den ileriydi
ABD'nin aklından parapsikoloji-güvenlik-istihbarat ilişkisi gibi düşünceler bile geçmezken, Ruslar ve sosyalist blok ülkeleri kolları çoktan sıvamıştı.
Daha 1923'lerde medyumlar tutuklanmaya başladı Rusya'da.
Bu tutuklamalardaki gaye, medyumları istihbaratta kullanmaktı. 1975'e kadar nelerin yapıldığı bilinemiyor bu yıllarda.
Efsane Rus istihbarat servisi KGB'nin Parapsikoloji dairesini kurduğu yıl ise 1975.
Ve KGB'nin paranormal yetenekleri ve ilgileri olan insanları tutukladığını, aslında topladığını biliyoruz.
Servis, hipnoza duyarlılığı fazla ve adam öldürmeye eğilimli kişileri arıyordu.
Buldu da.
Buldu ve yıllarca kullandı.
Sadece Rus toplumunda değil diğer ülke insanlarında bile oluşan KGB korkusu beyhude değildir.
Bu konuda ABD'den daha ileri konumdaki bir ülke de Çekoslovakya'ydı.
Çek askeri makamları, ordu içinde kullanılmak üzere "Durugörü, Hipnotizma, Manyetizma" adlı bir kitap yayınlamıştı.
Daha 1925'te.
Askeri personeli bu konuda bilgilendirmek ve kabiliyeti olanlarını keşfetmek istiyorlardı.
II. Dünya Savaşı sırasında bazı askerlere hipnozla astral seyahat yaptırdılar.
Astral seyahat denilen şey, basbayağı uyurken yapılan ama şuurun uyanık olduğu gezilerdir.
Ve bu yöntemle düşman mevzileri ve sayıları hakkında oldukça doğru bilgiler alındı.
Hatta bazı kayıp askerlerin cesetleri bile bulundu.
Bulgaristan bile 1965 yılında Prof. Lozanov başkanlığında 70 kişilik kadrosu olan, "Telkinbilim ve Parapsikoloji" kurumu kurmuştu.
Türkiye Bulgaristan'ın bile gerisinde kalmıştı.
Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın
Türkiye uzun yıllar gözün görmediğini inkâr eden bir pozitivist sersemlik içindeyken, Ruslar ve ABD gözün görmediği olgularla istihbarat yapıyordu.
Parapsikoloji, alışılmışın ve bildiğimizin dışındaki farklı psikolojik olguları konu edinir.
Hipnoz, telepati, cinler, telekinezi...
Hepsi parapsikoloji içindedir.
Hipnoz ve diğer parapsikolojik operasyonlar, ülkelerin güvenliği ve askeri çıkarları açısından da çok önemlidir.
İstihbarat servisleri kuşkusuz hipnozla sorgu ve mülakat yöntemlerine başvurmaktadır.
Şaka değil, komplo teorisi hiç değil, buz gibi gerçektir bunlar.
Telepat ve medyum istihbaratçılar var mıdır sorusu bile gariptir.
CIA ve ABD askeri istihbaratı DIA (Defense Intelligence Agency-Savunma İstihbarat Ajansı), bu iş için özel bir birim kurmuş, bünyesinde (kadrolu) medyumlar, telepati ve hipnoz uzmanları çalıştırmaktadır.
Üstelik 1970'li yılların başlarında...
Bu sistemin adı Stargate projesiydi.
Bir uzaktan izleme projesi olarak kurumsallaştırılan bu sisteme Stanford Araştırma Enstitüsü, Psişik Araştırmalar Derneği gibi bilimsel kurumlar da dahil uzaktan izlemeyi araştıran 14 kadar laboratuvar entegreydi.
Basbayağı bundan takriben 40 yıl önce Pentagon, telepat ve medyum gibi parapsikologlardan oluşan metafizik istihbarat ünitesi Stargate'i kurdu.
Daha 1970'li yıllarda Pentagon'a bağlı Stargate biriminde, parapsikolojik istihbarat, hipnoz ve telepati için istihdam edilen 7000 medyum çalışmaktaydı.
Proje 1995'te tamamen CIA'ye devredildi.
İstihbarat servisleri kullandı
1973'te ise SCANATE (scaning by co-ordinate) projesi başladı ve 1975 yılında tamamlandı.
Bu projeyle bir kişiye, bilmediği bir askeri bölge koordinatı verilerek orada ne olduğu tanımlanıyor ve çiziliyordu.
SCANATE projesi oldukça başarılı oldu.
Ve üzerinde uzun süre çalışılan kişilerden Ingo Swann, ordu ve istihbarattan psişik yeteneği olan kişileri psişik ajan olarak eğitti ve onlara "psişik sızmayı" öğretti.
Hipnoz gibi yöntemler, tıbbi tedavi şeklinde halka arz edilmeden önce istihbarat servislerince sorgulamada yıllarca kullanılmıştır.
Çünkü hipnoz altındaki kişi, beyninde ve bilinçaltında mevcut bulunan tüm bilgileri iradesiz bir şekilde sorgucuya vermektedir.
Kennedy suikastında, onu öldüren katilin sorgulamasında hipnoz altında verilen emirlerin hiçbir şekilde hatırlanmadığı dikkat çekmiştir.
Keza CIA'nin bir mankeni on yıl süre ile hipnotik talimatlarla kullandığını bildiren çok ciddi çalışmalar vardır.
1996'da yayınlanan "Zihin Kontrolü ve Tanımlanamayan Gizli Hükümetler" adlı kitabında Daniel Brandt, bir insana hipnozla cinayet işletilebileceğini iddia etmektedir.
Unutmayın ki icat edilen her şey, öncelikle istihbari ve askeri kullanım taramasından geçer.
Bu konuda ABD'den çok önce yola çıkan ve onlardan daha fazla mesafe katedenler Ruslar'dır.
Çekoslavakya ABD'den ileriydi
ABD'nin aklından parapsikoloji-güvenlik-istihbarat ilişkisi gibi düşünceler bile geçmezken, Ruslar ve sosyalist blok ülkeleri kolları çoktan sıvamıştı.
Daha 1923'lerde medyumlar tutuklanmaya başladı Rusya'da.
Bu tutuklamalardaki gaye, medyumları istihbaratta kullanmaktı. 1975'e kadar nelerin yapıldığı bilinemiyor bu yıllarda.
Efsane Rus istihbarat servisi KGB'nin Parapsikoloji dairesini kurduğu yıl ise 1975.
Ve KGB'nin paranormal yetenekleri ve ilgileri olan insanları tutukladığını, aslında topladığını biliyoruz.
Servis, hipnoza duyarlılığı fazla ve adam öldürmeye eğilimli kişileri arıyordu.
Buldu da.
Buldu ve yıllarca kullandı.
Sadece Rus toplumunda değil diğer ülke insanlarında bile oluşan KGB korkusu beyhude değildir.
Bu konuda ABD'den daha ileri konumdaki bir ülke de Çekoslovakya'ydı.
Çek askeri makamları, ordu içinde kullanılmak üzere "Durugörü, Hipnotizma, Manyetizma" adlı bir kitap yayınlamıştı.
Daha 1925'te.
Askeri personeli bu konuda bilgilendirmek ve kabiliyeti olanlarını keşfetmek istiyorlardı.
II. Dünya Savaşı sırasında bazı askerlere hipnozla astral seyahat yaptırdılar.
Astral seyahat denilen şey, basbayağı uyurken yapılan ama şuurun uyanık olduğu gezilerdir.
Ve bu yöntemle düşman mevzileri ve sayıları hakkında oldukça doğru bilgiler alındı.
Hatta bazı kayıp askerlerin cesetleri bile bulundu.
Bulgaristan bile 1965 yılında Prof. Lozanov başkanlığında 70 kişilik kadrosu olan, "Telkinbilim ve Parapsikoloji" kurumu kurmuştu.
Türkiye Bulgaristan'ın bile gerisinde kalmıştı.
Bu içeriği beğendiyseniz lütfen paylaşın
Yorumlar
Yorum Gönder