Psişik Güçler Geleceğin Silahı Olacaktır
Ölüm ışınlarını ve nükleer bombaları unutun.
Psişik güçler, geleceğin silahı olacaktır.
İnsandaki beş duyu ötesindeki güçlerin veya algıların genel adı olan Pşisik olma hali ya da doğuştan olan Pşisik insanlar uzun zamandan beri ABD´de, eski SSCB´de ve şimdi Rusya´da özel güçlerini askeri alanda kullanıyorlar mı? Bu geniş araştırmada, yaşananlardan söz ediliyor.
Dükkanın önündeki yazı şöyleydi: “Madam Zodiac, psişik güçler-geleceğin falı ve burçların okunması” Madam Zodiac’ın Washington’daki dükkanı saat 11:00’de açılıyor ve düzenli müşteriler, öğle tatillerinde geliyorlar. Vizite 10 dolar. 1979-1980 arasında her ayın üçüncü Salı’sında Madam’ın dükkanı özel bir müşteri için saat 09:00’dan biraz sonra özel olarak erken açılırdı.
Müşteri bir donanma komutanıydı, genelde sivil giyinirdi ve bir çanta taşırdı. Madam, kristal küresini, tarot kartlarını ve fotoğrafları bir kenara ittikten sonra ona çay yapardı. Komutan sigaradan kurtulamıyordu, Haziran’dan sonra günde yarım pakete düşürmüştü ama tamamen bırakamıyordu. Ama Madam Zodiac, onun yıl sonuna kadar sigaradan vazgeçeceğini söyledi. (Bu kehanet kanıtlandı. Komutan şimdi hergün 6 mil koşuyor ve Deniz Piyadeleri maratonuna katılmayı hedefliyor.) Fakat Komutan, her ziyaretinde içinde 400 dolar olan zarfı, sigaradan kurtulmak için Madam´a vermiyordu. Para, Deniz Kuvvetleri´den geliyordu. Masaya konan resimler ve fotoğraflar, Sovyet denizaltılarının Doğu Amerika sularına yakın bölgedeki rotalarını gösteriyorlardı. Madam Zodiac’ın işi; psişik güçlerini kullanarak Deniz Kuvvetleri’ne ait gemi ve uçakların yapamadığını yaparak Sovyet misil ve denizaltılarının rotalarını bilmekti. Kısacası Madam Zodiac, Pentegon’un “Medyum Teknolojik-Risk Projesi” olarak işlemlendirdiği kişiydi. Aralık, 1980’de Ordu Teftiş Gazetesi, “Yeni Ruhsal Savaş Meydanı: Beam Me Up Spock” başlığıyla bir makale yayınlandı. Makalenin yazarı, üsteğmen John B. Alexander idi. “Avrupa’ya 2. yayılma dönemi” ve “Savaşa hazırlanmak: Lojistik destek programı” gibi makaleleri de yazan Alexander’ın bu yazısı bazı şöyle başlıyordu:
* Beyin gücünü etkileyen bazı silah sistemleri vardır ve öldürme kapasiteleri çok önceden incelenmiştir.
* Çok uzak mesafelerden bile hasta etme ve öldürme gibi yetiler vardır. Hiçbir fiziksel neden olmadan ölüme veya hastalığa yol açabilirler. Bu tip silah sistemleri, böcek ve kurbağalarda denenmiştir fakat insanlara olan ölümcül etkisi tartışılmaktadır.
* Telapatik hipnozun kullanımı ise, ordu içinde yüksek bir potansiyele sahiptir. Bu yetenek bazı ajanların çaba sarfetmeden, önemli bilgileri ele geçirmesini sağlayabilir.
* Açıkça psikotronik silahlar vardır ama kapasiteleri bilinmemektedir.
* Çok uzak mesafelerden bile hasta etme ve öldürme gibi yetiler vardır. Hiçbir fiziksel neden olmadan ölüme veya hastalığa yol açabilirler. Bu tip silah sistemleri, böcek ve kurbağalarda denenmiştir fakat insanlara olan ölümcül etkisi tartışılmaktadır.
* Telapatik hipnozun kullanımı ise, ordu içinde yüksek bir potansiyele sahiptir. Bu yetenek bazı ajanların çaba sarfetmeden, önemli bilgileri ele geçirmesini sağlayabilir.
* Açıkça psikotronik silahlar vardır ama kapasiteleri bilinmemektedir.
Milyarlarca dolarlık bütçe;
Alexander ciddi miydi? Pentagon, gerçekten bazı falcıların denizaltıları durdurabileceğine inanıyor muydu? Alexander’in yazdığı bu makaleden haberdar olan birçok kişinin bunu saçma bulduklarını söylüyor. Neden ise şu: “Bu durum, kendi gerçekçilik kapasitelerini aşıyor. Dünyanın tepsi gibi olduğuna inananlar bile varken…”. Bir çok araştırma gizli proje olarak saku dışılanıyor, tanımlanamayan programlar gizli tutulmak isteniyor. Örneğin; 1978’de CIA’nın Sovyet Duyu Dışı Algılama çalışmaları ile ilgili istihbaratına şöyle bir başlık konulmuştu. “Biyolojik Transfer Sistemleri’nin Öyküsü”.Eleştirmenler, parapsikolojinin, dünyevi problemler için kullanılması projesine karşı çıktılar. Örneğin, psişik güçlerin bir denizaltıyı yok etmesi gibi. Onlara göre, bilimi, teorik bulgular yine aynı bilim tarafından kabul edilmedikçe kullanamayız. Peki ama ya Madam Zodiac gerçekten Sovyet denizaltılarının yerini keşfedebiliyorsa? Michigan Üniversitesi Sosyal Bilimler profesörü olan Marcello Truzi, psişik güçlerin askeri ve politik olarak çok önemli olabilecekleri ve önemli ulusal güvenlik programlarına girebilecekleri için tehlikeli oldukları konusunda uyarıda bulunuyor. Bu tür güçlerin varolma ihtimali çok yüksek değil ama olasılık küçük de olsa, yadsınamayacak kadar önemli. 70’li yıllarda donanma Uluslararası SRI’nın beyin takımıyla 50703 dolarlık bir anlaşma imzaladı. Görevleri, psişik güçlerin elektromanyetik kaynakları yok etmelerini önlemekti. Eğer psişikler bir başka odadaki parlayan ışığı hissedebiliyorlarsa, belki de denizaltıların çok zayıf elektromanyetik dalgalarını da farkedebilirlerdi.
Alexander ciddi miydi? Pentagon, gerçekten bazı falcıların denizaltıları durdurabileceğine inanıyor muydu? Alexander’in yazdığı bu makaleden haberdar olan birçok kişinin bunu saçma bulduklarını söylüyor. Neden ise şu: “Bu durum, kendi gerçekçilik kapasitelerini aşıyor. Dünyanın tepsi gibi olduğuna inananlar bile varken…”. Bir çok araştırma gizli proje olarak saku dışılanıyor, tanımlanamayan programlar gizli tutulmak isteniyor. Örneğin; 1978’de CIA’nın Sovyet Duyu Dışı Algılama çalışmaları ile ilgili istihbaratına şöyle bir başlık konulmuştu. “Biyolojik Transfer Sistemleri’nin Öyküsü”.Eleştirmenler, parapsikolojinin, dünyevi problemler için kullanılması projesine karşı çıktılar. Örneğin, psişik güçlerin bir denizaltıyı yok etmesi gibi. Onlara göre, bilimi, teorik bulgular yine aynı bilim tarafından kabul edilmedikçe kullanamayız. Peki ama ya Madam Zodiac gerçekten Sovyet denizaltılarının yerini keşfedebiliyorsa? Michigan Üniversitesi Sosyal Bilimler profesörü olan Marcello Truzi, psişik güçlerin askeri ve politik olarak çok önemli olabilecekleri ve önemli ulusal güvenlik programlarına girebilecekleri için tehlikeli oldukları konusunda uyarıda bulunuyor. Bu tür güçlerin varolma ihtimali çok yüksek değil ama olasılık küçük de olsa, yadsınamayacak kadar önemli. 70’li yıllarda donanma Uluslararası SRI’nın beyin takımıyla 50703 dolarlık bir anlaşma imzaladı. Görevleri, psişik güçlerin elektromanyetik kaynakları yok etmelerini önlemekti. Eğer psişikler bir başka odadaki parlayan ışığı hissedebiliyorlarsa, belki de denizaltıların çok zayıf elektromanyetik dalgalarını da farkedebilirlerdi.
Medyumların pazar değeri artıyor;
Yine de Donanma Halkla İlişkiler Bölümü kurumun psişik güçlerin denizaltıları bulmak için kullanıldığını inkar eden resmi bir belge yayınladı. Belgede psişik-anti-denizaltı projesi şöyle tanımlanıyordu: “Bazı insanların farkedilemeyecek kadar büyük elektromanyetik dalgaları hissedebilme yetisini araştırmak.” Aslında bazı insanlar derken, medyumları; düşük seviyedeki elektromanyetik dalgalar derken de, denizaltıların elektromanyetik titreşimlerini; hissedebilmek derken de psişik güçleri kastediyorlardı. Uzun proje raporlarında “psişik” kelimesi hiç kullanılmamıştı. Oysa SRI’nın en önemli araştırmacıları olan Harold Puthoff ve Russel Targ, dünyanın en bilinen medyumları olarak tanınıyorlar. Yapılan kontrat sonucunda SRI, son raporunu 1978’de yazdı. Raporda birçok psişikle önemli başarılar elde edildiğini iddia ediliyordu. Ama Donanma yetinmedi hatta donanma sözcüsü 1982’de yaptığı açıklamada, bu çalışmayı psişik olarak tanımlamayı reddetti. Bu inkarların tersine, donanma en azından psişik güçleri olan 34 kişiyi denizaltıları saptaması için almıştı ve Madam Zodiac da bunlardan biriydi kod adı “Pseudonim” idi. Kontratında gizlilik ve susma koşulu bulunuyordu. Ama bir diğer medyum olan Shown Robbins, National Enquirer dergisinde, isminin “Donanmanın medyumu” olarak geçmesine ses çıkarmadı. 1973’te New York’da Mainmondies Tıp Merkezi’nde Robbins, psişik-araştırma projesinde kullanıldı. Tipik bir deneyde, duygusal tahrik ölçüldü. Hatta başkalarına erotik filmler izletilip, Robbins’in telapatik algı yeteneği ölçüldü. Filmlerden sonra denekler, uykuya yatırıldı ve rüyaları ya da seri göz hareketleri (REM) monitörlere yansıtıldı. Daha sonra denekler uyandırılarak rüyalarını anlatmaları istendi. Robbins’in rüyaları, filmin içeriğiyle paralel oluyordu ve filmi seyreden diğerlerinin rüyalarına uyuyordu. Araştırma ekibine göre; Robbins’in olağan dışı psişik güçleri vardı. Testler bittikten hemen sonra, çalışmalara para sağlayan fonun yöneticilerinden birisi Robbins´i çağırarak kendisinin araştırmacı deniz subayı olduğunu söyledi. Adamın söylediğine göre donanma, düşman hedeflerine karşı Robbins’in psişik güçleriyle ilgileniyordu. Ve Robbins, anlaşmayı kabul etti. Madam Zodiac gibi ona da Sovyet gemi resimlerini ve çizelgeleri vererek, gemilerin yerini ve durumunu belirlemesini istediler. Robbins üzerinde daha çok test yapmak istiyorlardı ama o bunu reddetti. Çünkü ondan Yunanistan’da gizli bir hazineyi bulmasını istenmişti. Yedi yıl sonra, aynı donanma komutanı, ondan Madam Zodiac projesine katılmasını ve testlere girmesini istedi. Fakat bu gerçekleşemedi, Robbins işini iyi yapıyordu ama Reagan’ın bütçe kesintisi kararıyla programdan çıkarıldı.
Yine de Donanma Halkla İlişkiler Bölümü kurumun psişik güçlerin denizaltıları bulmak için kullanıldığını inkar eden resmi bir belge yayınladı. Belgede psişik-anti-denizaltı projesi şöyle tanımlanıyordu: “Bazı insanların farkedilemeyecek kadar büyük elektromanyetik dalgaları hissedebilme yetisini araştırmak.” Aslında bazı insanlar derken, medyumları; düşük seviyedeki elektromanyetik dalgalar derken de, denizaltıların elektromanyetik titreşimlerini; hissedebilmek derken de psişik güçleri kastediyorlardı. Uzun proje raporlarında “psişik” kelimesi hiç kullanılmamıştı. Oysa SRI’nın en önemli araştırmacıları olan Harold Puthoff ve Russel Targ, dünyanın en bilinen medyumları olarak tanınıyorlar. Yapılan kontrat sonucunda SRI, son raporunu 1978’de yazdı. Raporda birçok psişikle önemli başarılar elde edildiğini iddia ediliyordu. Ama Donanma yetinmedi hatta donanma sözcüsü 1982’de yaptığı açıklamada, bu çalışmayı psişik olarak tanımlamayı reddetti. Bu inkarların tersine, donanma en azından psişik güçleri olan 34 kişiyi denizaltıları saptaması için almıştı ve Madam Zodiac da bunlardan biriydi kod adı “Pseudonim” idi. Kontratında gizlilik ve susma koşulu bulunuyordu. Ama bir diğer medyum olan Shown Robbins, National Enquirer dergisinde, isminin “Donanmanın medyumu” olarak geçmesine ses çıkarmadı. 1973’te New York’da Mainmondies Tıp Merkezi’nde Robbins, psişik-araştırma projesinde kullanıldı. Tipik bir deneyde, duygusal tahrik ölçüldü. Hatta başkalarına erotik filmler izletilip, Robbins’in telapatik algı yeteneği ölçüldü. Filmlerden sonra denekler, uykuya yatırıldı ve rüyaları ya da seri göz hareketleri (REM) monitörlere yansıtıldı. Daha sonra denekler uyandırılarak rüyalarını anlatmaları istendi. Robbins’in rüyaları, filmin içeriğiyle paralel oluyordu ve filmi seyreden diğerlerinin rüyalarına uyuyordu. Araştırma ekibine göre; Robbins’in olağan dışı psişik güçleri vardı. Testler bittikten hemen sonra, çalışmalara para sağlayan fonun yöneticilerinden birisi Robbins´i çağırarak kendisinin araştırmacı deniz subayı olduğunu söyledi. Adamın söylediğine göre donanma, düşman hedeflerine karşı Robbins’in psişik güçleriyle ilgileniyordu. Ve Robbins, anlaşmayı kabul etti. Madam Zodiac gibi ona da Sovyet gemi resimlerini ve çizelgeleri vererek, gemilerin yerini ve durumunu belirlemesini istediler. Robbins üzerinde daha çok test yapmak istiyorlardı ama o bunu reddetti. Çünkü ondan Yunanistan’da gizli bir hazineyi bulmasını istenmişti. Yedi yıl sonra, aynı donanma komutanı, ondan Madam Zodiac projesine katılmasını ve testlere girmesini istedi. Fakat bu gerçekleşemedi, Robbins işini iyi yapıyordu ama Reagan’ın bütçe kesintisi kararıyla programdan çıkarıldı.
“Atom bombasını durdurabiliriz…”
II. Dünya Savaşı sırasında başlatılan ve geleceğin en önemli parapsikolojik araştırmaları olarak tanımlanan projelerin bütçesi Donanma tarafından karşılanıyordu. O dönemde, hayvanların psişik güçleri üzerinde yapılan bazı deneylerde martılar kullanıldı. Martılar psişik güçleri sayesinde Alman denizaltılarının periskoplarını tahrip edeceklerdi. Bütün bunlardan daha ciddi bir çalışma ise Duke Üniversitesi öğretim görevlilerinden J. Gaither Pratt’ın başkanlığında gerçekleşti. Projenin amacı güvercinlerde psişik bir mekanizması bulmaktı. Bu tür bir buluş denizaltıların su yüzüne çıkmadan daha kolay ve uzun sefer yapabilmelerini sağlayacak, ayrıca geceleyin bombardıman yapılacaktı. Donanma bu tür çalışmalara 60’lara kadar devam etti. Fakat en önemli psişik proje, Donanma yerine Hükümet tarafından gerçekleştirildi. Donanma, 1977’de Virginia’da bir psişik mesajcı olan Dr. Charles Whitehouse’u “Hayali Görüntü Analiz İstasyonu”na aldı. Whitehouse artık, içinde psişik enerjileri çoğaltan elektronik aletler üreten USPA adlı bir organizasyonu da içeren Birleşik Devletler Psikotronik Topluluğu´nun bir üyesiydi. Whitehouse, Donanma Araştırma ve Geliştirme Departmanı Başkanı olan Robert Skillen’e, eğer makinaya Sovyet denizaltıların bir resmi konursa yerlerini hemen tespit edebileceğini söylemişti. Skillen; “Bu yolla denizaltıların yeri bulunabilir” diyerek onay verdi. Whitehouse, CIA ve Donanmadan birçok kişiye makinayı kullanmayı öğretti ve Donanma bu küçük siyah kutuya 5.111 dolar ödedi, Skillen, Whitehouse’un yaptığı çalışmanın övgüye değer olduğunu sürekli yineliyordu. Whitehouse, aldığı parayı yeni bir hayali görüntü analiz makinası için harcadı. Daha sonra bu makinayı kanser hastalığının tedavisi için kullandı. Kliniğinde auralarında boşluklar yada dengesizlikler olan hastalara değişik renk kombinasyonları yönelterek onları tedavi ediyordu. Ayrıca başka hastalıklar da auraya çeşitli renklerde ışık kombinasyonları doğrultarak tedavi ediliyordu. Whitehouse, ayrıca bu makinanın teknik kılavuzunda bazı bombaları etkisiz hale getireceğini de iddia ediyordu (Hidrojen ve Atom bombaları). Diğer hükümet ajanları, sivil yetkililer ve Hava Kuvvetleri, makinanın Atom bombasını imha edilebilmesiyle ilgilenmediler. Ama tıp dünyası ilgilendi ve doktoru, hastaları dolandırmakla itham ettiler. Sonunda Whitehouse, Tayland’a yerleşti, hayatının daha sakin olacağını düşünüyordu.
II. Dünya Savaşı sırasında başlatılan ve geleceğin en önemli parapsikolojik araştırmaları olarak tanımlanan projelerin bütçesi Donanma tarafından karşılanıyordu. O dönemde, hayvanların psişik güçleri üzerinde yapılan bazı deneylerde martılar kullanıldı. Martılar psişik güçleri sayesinde Alman denizaltılarının periskoplarını tahrip edeceklerdi. Bütün bunlardan daha ciddi bir çalışma ise Duke Üniversitesi öğretim görevlilerinden J. Gaither Pratt’ın başkanlığında gerçekleşti. Projenin amacı güvercinlerde psişik bir mekanizması bulmaktı. Bu tür bir buluş denizaltıların su yüzüne çıkmadan daha kolay ve uzun sefer yapabilmelerini sağlayacak, ayrıca geceleyin bombardıman yapılacaktı. Donanma bu tür çalışmalara 60’lara kadar devam etti. Fakat en önemli psişik proje, Donanma yerine Hükümet tarafından gerçekleştirildi. Donanma, 1977’de Virginia’da bir psişik mesajcı olan Dr. Charles Whitehouse’u “Hayali Görüntü Analiz İstasyonu”na aldı. Whitehouse artık, içinde psişik enerjileri çoğaltan elektronik aletler üreten USPA adlı bir organizasyonu da içeren Birleşik Devletler Psikotronik Topluluğu´nun bir üyesiydi. Whitehouse, Donanma Araştırma ve Geliştirme Departmanı Başkanı olan Robert Skillen’e, eğer makinaya Sovyet denizaltıların bir resmi konursa yerlerini hemen tespit edebileceğini söylemişti. Skillen; “Bu yolla denizaltıların yeri bulunabilir” diyerek onay verdi. Whitehouse, CIA ve Donanmadan birçok kişiye makinayı kullanmayı öğretti ve Donanma bu küçük siyah kutuya 5.111 dolar ödedi, Skillen, Whitehouse’un yaptığı çalışmanın övgüye değer olduğunu sürekli yineliyordu. Whitehouse, aldığı parayı yeni bir hayali görüntü analiz makinası için harcadı. Daha sonra bu makinayı kanser hastalığının tedavisi için kullandı. Kliniğinde auralarında boşluklar yada dengesizlikler olan hastalara değişik renk kombinasyonları yönelterek onları tedavi ediyordu. Ayrıca başka hastalıklar da auraya çeşitli renklerde ışık kombinasyonları doğrultarak tedavi ediliyordu. Whitehouse, ayrıca bu makinanın teknik kılavuzunda bazı bombaları etkisiz hale getireceğini de iddia ediyordu (Hidrojen ve Atom bombaları). Diğer hükümet ajanları, sivil yetkililer ve Hava Kuvvetleri, makinanın Atom bombasını imha edilebilmesiyle ilgilenmediler. Ama tıp dünyası ilgilendi ve doktoru, hastaları dolandırmakla itham ettiler. Sonunda Whitehouse, Tayland’a yerleşti, hayatının daha sakin olacağını düşünüyordu.
“Hiper-uzay nükleer havan topu”
Donanmanın 1972’de yaptığı bu araştırma “çok gizli” bilgiler arasına girdi ve ancak 1978’de gün ışığına çıktı. Şöyle deniyordu: “Psişik araştırmalar yapan Sovyet güçlerinin er ya da geç aşağıdakileri gerçekleştirmesini bu yolla engelleyeceğiz.
Donanmanın 1972’de yaptığı bu araştırma “çok gizli” bilgiler arasına girdi ve ancak 1978’de gün ışığına çıktı. Şöyle deniyordu: “Psişik araştırmalar yapan Sovyet güçlerinin er ya da geç aşağıdakileri gerçekleştirmesini bu yolla engelleyeceğiz.
A) Amerika’nın çok gizli dosya içeriklerini, gemilerimizin rotasını ve yerini, ordunun yerleşme düzenini bulmalarını
B) Kilit noktalardaki Amerika liderlerinin ve sivil örgütlerinin düşüncelerini okumalarını
C) Amerikalı subay ve yetkililerin ani ölümlerini sağlamalarını
D) Amerikan uçaklarını ve uzay araçlarını uzaktan tespit etmelerini, önleyeceğiz”
Bu vahiysel tahminler, göründükleri gibi inanılmazdır. Ayrıca entellektüel gruplar tarafından da tellaffuz ediliyorlardı. 1978’deki bir diğer donanma raporunda Sovyet Psikotronik silahlarının yani ruhsal yetilerin savunma ve saldırı fonksiyonlarını durdurmak için kullanılıyordu. Ayrıca raporda telapatik hipnozun Amerikan nükleer silahlarını etkisiz hale getirebileceğini belirten bir uyarı da vardı. Böylece 1981’de Hava kuvvetlerinin ordu adına savunma amaçlı psişik kalkanlar alması gündeme geldi. Bu kalkanlar, USPA tarafından üretiliyorlardı. Çalışması için biraz kan veya karşı taraftan gerekli kişinin saçı yeterliydi. İnanılmazdı ama sanki ABD Ordusu büyücülüğe başlamıştı, Alexander’in makalesinde telapatik hipnozun büyük bir potansiyele sahip olduğu yazıyordu. Bu yetenek, karşı tarafın ajanlarını programlar hakkında bilgi almaktan alıkoyabilirdi. Üstelik Amerikan ajanları da bu metodla herşeyi bilebilirlerdi. Söylendiği gibi: “Mançuryalılar, yaşamlarını bir tek telefon konuşmasına gerek duymadan sürdürürler” Emekli teğmen Thomas Beardan, ordunun iletişim analizcisi olarak çalışmıştı ve Sovyetlerin, bütün bunlardan daha öte silahları olduğunu söylüyordu; “Hiper-uzay nükleer havan topu” gibi… Bu psişik silahlar, stratejik noktaları tek bir atışla çöl haline getirebilirdi. Metod şuydu; tek bir nükleer patlama sınırsız şekilde evrenin her yerine naklediliyordu. 7 dönemdir senatör olan Charlie Rose bu saçma görünen iddiayı ciddi buluyor. O’na göre; Ruslar bu işin üstüne çok düşüyorlar ve Amerika bunun gerisinde kalmamalı.
B) Kilit noktalardaki Amerika liderlerinin ve sivil örgütlerinin düşüncelerini okumalarını
C) Amerikalı subay ve yetkililerin ani ölümlerini sağlamalarını
D) Amerikan uçaklarını ve uzay araçlarını uzaktan tespit etmelerini, önleyeceğiz”
Bu vahiysel tahminler, göründükleri gibi inanılmazdır. Ayrıca entellektüel gruplar tarafından da tellaffuz ediliyorlardı. 1978’deki bir diğer donanma raporunda Sovyet Psikotronik silahlarının yani ruhsal yetilerin savunma ve saldırı fonksiyonlarını durdurmak için kullanılıyordu. Ayrıca raporda telapatik hipnozun Amerikan nükleer silahlarını etkisiz hale getirebileceğini belirten bir uyarı da vardı. Böylece 1981’de Hava kuvvetlerinin ordu adına savunma amaçlı psişik kalkanlar alması gündeme geldi. Bu kalkanlar, USPA tarafından üretiliyorlardı. Çalışması için biraz kan veya karşı taraftan gerekli kişinin saçı yeterliydi. İnanılmazdı ama sanki ABD Ordusu büyücülüğe başlamıştı, Alexander’in makalesinde telapatik hipnozun büyük bir potansiyele sahip olduğu yazıyordu. Bu yetenek, karşı tarafın ajanlarını programlar hakkında bilgi almaktan alıkoyabilirdi. Üstelik Amerikan ajanları da bu metodla herşeyi bilebilirlerdi. Söylendiği gibi: “Mançuryalılar, yaşamlarını bir tek telefon konuşmasına gerek duymadan sürdürürler” Emekli teğmen Thomas Beardan, ordunun iletişim analizcisi olarak çalışmıştı ve Sovyetlerin, bütün bunlardan daha öte silahları olduğunu söylüyordu; “Hiper-uzay nükleer havan topu” gibi… Bu psişik silahlar, stratejik noktaları tek bir atışla çöl haline getirebilirdi. Metod şuydu; tek bir nükleer patlama sınırsız şekilde evrenin her yerine naklediliyordu. 7 dönemdir senatör olan Charlie Rose bu saçma görünen iddiayı ciddi buluyor. O’na göre; Ruslar bu işin üstüne çok düşüyorlar ve Amerika bunun gerisinde kalmamalı.
Ruhsal hidrojen bombaları;
Rose, hukukçu ve tütün lobisinin liderlerinden, üstelik kendisi bilgisayarlar konusunda uzman ve Geleceğin Teknolojisi Komisyonu´nun da kurucusu. Bu aslında resmi olmayan, özel finanse edilen bir kurumdur. Rose ileri teknoloji ile ilgili birimi; füturist ve “Gelecek Şoku” adlı kitabın yazarı olan Alvin Toffler’den sonra gündeme getirdi ve Kongre´nin bu konuyla ciddi bir şekilde ilgilenmesi gerektiğini ortaya attı, gazetelerde bir çok makale yayınlandı. Uzay kolonilerinden, gen düzenlemelerinden, yumuşak enerjiden ve diğer New Age konularından söz edildi. Rose, Amerikan hükümetinin psişik silahlar için çok fazla para harcaması gerektiğini düşünmüyor. Çünkü ona göre ilk önce bu silahların nasıl bir teknoloji ile yapılması gerektiğini öğrenmek gerekiyor. Ama eğer teknolojik yapıyı anlayabilirsek, işte o zaman “Psişik Manhattan Projesi”ne ihtiyacımız olacak. (Manhattan Projesi, 1945´de atom bombası deneylerine verilen isimdir.) Senatör, bu teknolojik bilginin ufukta olduğunu söylüyor. Rose, daha öncelerde uzak yerleri görmeyi sağlayan uzak görüş yeteneği ile ilgili olarak CIA dosyalarına girmişti. Bunu şöyle anlatıyor; “Uzak görüş yeteneğiyle ilgili inanılmaz örnekler gördüm. Bana kalırsa bu alandaki gelişmelere yakınlık göstermeliyiz, özellikle de Rusların yaptıklarına. Eğer gizli bulgulara erişebilecek psişik silahlarla donatılmış insanlar yaratırlarsa, hiç bir sırrımız kalmayacaktır.” Rose, CIA ve Pentagon’daki şüphecilerin Amerika’nın uzak görüşle ilgili araştırmalarını engelledikleri düşüncesinde, şüphecilerin, araştırmaları engellediklerini çünkü uydu fotoğrafları kadar kesin olmadığını düşündüklerini belirtiyor ve şöyle devam ediyor; “Bana kalırsa bu ucuz bir radar sisteminden başka birşey değil. Ayrıca Ruslar böyle önemli bir projeye sahiplerse, gerçekten başımız belada. Bu ülke garip psişik gereçlere, lazerler arkasından bakmaya korkmuyorlarsa bizim de korkmamamız gerekir. Daha da kötüsü, yarın Ruslar bu tekniği ve bilgilerini Orta Doğu terörünün eline de verebilirler.”
Rose, hukukçu ve tütün lobisinin liderlerinden, üstelik kendisi bilgisayarlar konusunda uzman ve Geleceğin Teknolojisi Komisyonu´nun da kurucusu. Bu aslında resmi olmayan, özel finanse edilen bir kurumdur. Rose ileri teknoloji ile ilgili birimi; füturist ve “Gelecek Şoku” adlı kitabın yazarı olan Alvin Toffler’den sonra gündeme getirdi ve Kongre´nin bu konuyla ciddi bir şekilde ilgilenmesi gerektiğini ortaya attı, gazetelerde bir çok makale yayınlandı. Uzay kolonilerinden, gen düzenlemelerinden, yumuşak enerjiden ve diğer New Age konularından söz edildi. Rose, Amerikan hükümetinin psişik silahlar için çok fazla para harcaması gerektiğini düşünmüyor. Çünkü ona göre ilk önce bu silahların nasıl bir teknoloji ile yapılması gerektiğini öğrenmek gerekiyor. Ama eğer teknolojik yapıyı anlayabilirsek, işte o zaman “Psişik Manhattan Projesi”ne ihtiyacımız olacak. (Manhattan Projesi, 1945´de atom bombası deneylerine verilen isimdir.) Senatör, bu teknolojik bilginin ufukta olduğunu söylüyor. Rose, daha öncelerde uzak yerleri görmeyi sağlayan uzak görüş yeteneği ile ilgili olarak CIA dosyalarına girmişti. Bunu şöyle anlatıyor; “Uzak görüş yeteneğiyle ilgili inanılmaz örnekler gördüm. Bana kalırsa bu alandaki gelişmelere yakınlık göstermeliyiz, özellikle de Rusların yaptıklarına. Eğer gizli bulgulara erişebilecek psişik silahlarla donatılmış insanlar yaratırlarsa, hiç bir sırrımız kalmayacaktır.” Rose, CIA ve Pentagon’daki şüphecilerin Amerika’nın uzak görüşle ilgili araştırmalarını engelledikleri düşüncesinde, şüphecilerin, araştırmaları engellediklerini çünkü uydu fotoğrafları kadar kesin olmadığını düşündüklerini belirtiyor ve şöyle devam ediyor; “Bana kalırsa bu ucuz bir radar sisteminden başka birşey değil. Ayrıca Ruslar böyle önemli bir projeye sahiplerse, gerçekten başımız belada. Bu ülke garip psişik gereçlere, lazerler arkasından bakmaya korkmuyorlarsa bizim de korkmamamız gerekir. Daha da kötüsü, yarın Ruslar bu tekniği ve bilgilerini Orta Doğu terörünün eline de verebilirler.”
Bu tür insanlar çok tehlikeli olabilirler…
California Üniversitesi psikologlarından Charles T. Tart’ın incelemesine göre; ciddi hükümet dışı araştırmacılar olası bir psikolojik askeri uygulamayı önemli buluyorlar. Amerika’daki en ünlü 14 parapsikoloji laboratuarının onüçü Tart’ın anketine cevap verdi. Hiçbirisi bu tür psişik güçlerin casusluk alanında kullanılabileceğini reddetmedi. Üstelik bu konuda çok para harcandığını ve bilimsel insan gücü kullanıldığını söylediler. Dördü casusluk için “olabilir”, beşi “belki”, geri kalan dördü ise “kesin” nitelemesini kullandı. Aynı oranda incelemeci ise; psişik güçlerin, fiziksel zarara, hastalığa ve hatta ölüme yol açabileceğini ya da bilgisayar türü gereçleri bozabileceğini söylüyorlar. Tart’ın araştırmasına katılan 5 laboratuar, Amerikan Hükümeti´nin kendilerine resmi yollarda parapsikolojik bilgi almak için yaklaştıklarını belirtti. Ordunun psişik güç olarak istediği, telepatik hipnoz veya kaşık bükmek değildi. Böyle olsaydı, bunların bir gösteri tiyatrosu için hazırlandığını düşünürdük. Ciddi araştırmacılar, kendini psişik diye tanıtan Uri Geller gibi kişilerin süslü gösterilerinden sonra, düşük enerjiyi ölçen psikokinetik testlerden çok, göz yanılmalarına takıldılar. Psişiklerin bir çoğu düşük bir enerjiyle bile etkilenecek basit mekanik veya elektrikli araçlarla (mikroçipler ve termometreler) uğraşmaya başladılar. Princeton’un psişik araştırmacısı Robert John ve diğerleri bu tür kolay testlerin devamlı pozitif sonuçlar verdiğini söylüyorlar. Yani öylesine bir pşisik güç sıradan araç ve gereci kolayca etkiliyor. Aslında tüm modern silahlar (radarlar, bombalar, uçuş saldırı sistemleri, tanklar vs..), bilgisayarların düzgün çalışmasına bağlıdır. Psişikler, bilgisayarları kontrol edebiliyorlarsa, bu tam bir nükleer kaç-göç oyununa dönüşür ve Pentagon’un gözünden kaçmamalıdır. Vietnam Savaşı sırasında Donanma, Tonkin Çölü’nde çalışan taşıyıcılardaki gizemli bombaların patlamasında psişik bir güçten şüphelendiler. Saldırı bilgisayarları bozulup, zarar vermek isterken tersini yapmış olabilirler mi? Pentagon, bunu kesinlikle bilmek istiyor.
California Üniversitesi psikologlarından Charles T. Tart’ın incelemesine göre; ciddi hükümet dışı araştırmacılar olası bir psikolojik askeri uygulamayı önemli buluyorlar. Amerika’daki en ünlü 14 parapsikoloji laboratuarının onüçü Tart’ın anketine cevap verdi. Hiçbirisi bu tür psişik güçlerin casusluk alanında kullanılabileceğini reddetmedi. Üstelik bu konuda çok para harcandığını ve bilimsel insan gücü kullanıldığını söylediler. Dördü casusluk için “olabilir”, beşi “belki”, geri kalan dördü ise “kesin” nitelemesini kullandı. Aynı oranda incelemeci ise; psişik güçlerin, fiziksel zarara, hastalığa ve hatta ölüme yol açabileceğini ya da bilgisayar türü gereçleri bozabileceğini söylüyorlar. Tart’ın araştırmasına katılan 5 laboratuar, Amerikan Hükümeti´nin kendilerine resmi yollarda parapsikolojik bilgi almak için yaklaştıklarını belirtti. Ordunun psişik güç olarak istediği, telepatik hipnoz veya kaşık bükmek değildi. Böyle olsaydı, bunların bir gösteri tiyatrosu için hazırlandığını düşünürdük. Ciddi araştırmacılar, kendini psişik diye tanıtan Uri Geller gibi kişilerin süslü gösterilerinden sonra, düşük enerjiyi ölçen psikokinetik testlerden çok, göz yanılmalarına takıldılar. Psişiklerin bir çoğu düşük bir enerjiyle bile etkilenecek basit mekanik veya elektrikli araçlarla (mikroçipler ve termometreler) uğraşmaya başladılar. Princeton’un psişik araştırmacısı Robert John ve diğerleri bu tür kolay testlerin devamlı pozitif sonuçlar verdiğini söylüyorlar. Yani öylesine bir pşisik güç sıradan araç ve gereci kolayca etkiliyor. Aslında tüm modern silahlar (radarlar, bombalar, uçuş saldırı sistemleri, tanklar vs..), bilgisayarların düzgün çalışmasına bağlıdır. Psişikler, bilgisayarları kontrol edebiliyorlarsa, bu tam bir nükleer kaç-göç oyununa dönüşür ve Pentagon’un gözünden kaçmamalıdır. Vietnam Savaşı sırasında Donanma, Tonkin Çölü’nde çalışan taşıyıcılardaki gizemli bombaların patlamasında psişik bir güçten şüphelendiler. Saldırı bilgisayarları bozulup, zarar vermek isterken tersini yapmış olabilirler mi? Pentagon, bunu kesinlikle bilmek istiyor.
CIA nelerle uğraşıyor?
Nükleer savaş gereçleri dizaynırlığı yapan Laurence Livenmar Laboratuarları çalışanlarından Ron Robertson’a göre; bazı hükümet yetkilileri, psişik güçleri, nükleer silahları korumak için inceliyorlar. Eğer Uri Geller psiko gücünü, kaşıkları ve anahtarları bükmek için kullanıyorsa “Laboratuar Uri Geller’in bunu yapabildiğini onaylamıştı”, bunu nükleer bombalar için de kullanabilir. Bunu yapabilmek için küçük bir noktayı birkaç santim oynatmak yeterlidir. Robertson, Pentagon’un 30 -40 psişik araştırmayı desteklediğini söylüyordu. Bir zamanlar hükümet tarafından desteklenen araştırmalar hakkında neye inanmamız gerektiğini bilmek zordu ve bu konuda dökümanlara ulaşılamazdı. Üstelik hükümetler, özel olarak desteklenen psişik araştırmalarda bile eğlencelik bir iş yapıyor gibi davranırlar. Örneğin, Joel S. Lawson’u ele alalım. Lawson, Donanma Elektronik Sistem Departmanı’nın basın bölümündeydi ve şöyle demişti: “Ben her zaman duyudışı algılamanın denizaltılarla savaşmak için tek yol olduğuna inandım.” Lawson, donanmanın içinde psişik silahları açıkça tartışmaya istekli çok az kişiden biriydi. Stanford Araştırma Entitüsü ile yapılan iki kontratta, hükümet sözcüsüydü. İki proje de bu fikirlerin fizibilitesinin test edilmesine yöneliktiı. Lawson, artık konuşmuyor ve röportaj vermiyor. CIA´in 1952 yılı kayıtlarından alınan ve 1978’de ortaya çıkan bilgiler, psişik araştırmalara hız verilmesini ve pratik uygulamalar yapılmasının gerekliliğini, deneyler sırasında kesin bir dikkat ve hiçbir bilgi sızdırılmamasının istendiğini göstermiştir. Psişik araştırmacılar Stanley Krippner ve Shawn Robbins, yapılan araştırmalar için gereken paranın yarısının CIA tarafından karşılandığını, yedi yıl kadar sonra öğrendiler. Bunu bir magazin makalesinden öğrenmişlerdi, saklama ve sessizlik politikası, 70’lerin sonuna kadar bu fonu gerçekleştiren görevlilerin sorumluluğunda sürdürüldü. Sorumlu kişi, hükümetin utanmak istemediğini ve ilgilenmeleri gereken başka şeylerin de olduğunu söyledi.
Nükleer savaş gereçleri dizaynırlığı yapan Laurence Livenmar Laboratuarları çalışanlarından Ron Robertson’a göre; bazı hükümet yetkilileri, psişik güçleri, nükleer silahları korumak için inceliyorlar. Eğer Uri Geller psiko gücünü, kaşıkları ve anahtarları bükmek için kullanıyorsa “Laboratuar Uri Geller’in bunu yapabildiğini onaylamıştı”, bunu nükleer bombalar için de kullanabilir. Bunu yapabilmek için küçük bir noktayı birkaç santim oynatmak yeterlidir. Robertson, Pentagon’un 30 -40 psişik araştırmayı desteklediğini söylüyordu. Bir zamanlar hükümet tarafından desteklenen araştırmalar hakkında neye inanmamız gerektiğini bilmek zordu ve bu konuda dökümanlara ulaşılamazdı. Üstelik hükümetler, özel olarak desteklenen psişik araştırmalarda bile eğlencelik bir iş yapıyor gibi davranırlar. Örneğin, Joel S. Lawson’u ele alalım. Lawson, Donanma Elektronik Sistem Departmanı’nın basın bölümündeydi ve şöyle demişti: “Ben her zaman duyudışı algılamanın denizaltılarla savaşmak için tek yol olduğuna inandım.” Lawson, donanmanın içinde psişik silahları açıkça tartışmaya istekli çok az kişiden biriydi. Stanford Araştırma Entitüsü ile yapılan iki kontratta, hükümet sözcüsüydü. İki proje de bu fikirlerin fizibilitesinin test edilmesine yöneliktiı. Lawson, artık konuşmuyor ve röportaj vermiyor. CIA´in 1952 yılı kayıtlarından alınan ve 1978’de ortaya çıkan bilgiler, psişik araştırmalara hız verilmesini ve pratik uygulamalar yapılmasının gerekliliğini, deneyler sırasında kesin bir dikkat ve hiçbir bilgi sızdırılmamasının istendiğini göstermiştir. Psişik araştırmacılar Stanley Krippner ve Shawn Robbins, yapılan araştırmalar için gereken paranın yarısının CIA tarafından karşılandığını, yedi yıl kadar sonra öğrendiler. Bunu bir magazin makalesinden öğrenmişlerdi, saklama ve sessizlik politikası, 70’lerin sonuna kadar bu fonu gerçekleştiren görevlilerin sorumluluğunda sürdürüldü. Sorumlu kişi, hükümetin utanmak istemediğini ve ilgilenmeleri gereken başka şeylerin de olduğunu söyledi.
Şu anda neler oluyor?
Psişiklerden, paranın nereden geldiğini saklamak özel sorunlara yol açabilirdi. Eğer psişikler gerçekten yeteneklilerse, gerçeği telepatik olarak ya da dökümanlardaki psişik parmak izlerinden öğrenebilirlerdi. Diğer yandan psişikler, ipuçlarını yakalayamazlarsa, bu da onların gerçekten yetenekli olmadıklarını gösterirdi. Böylece bunca paranın boşa gittiği ortaya çıkardı. CIA, bu karmaşayı çözmek için iki aracı kullandı. Bu kişiler, CIA ile olan bağlantıyı ve araştırmanın arkasındakileri biliyorlardı. Bu çift taraflı körlük sistemi önlemleri pek de normal sayılmaz. Aslında böyle bir anlaşma sistemi birçok tehlike yaratabilirdi. Hükümet hala psişik araştırmaları finanse ediyor mu? Reagan dönemi Beyaz Saray sözcüsü Barbara Honegger, Ulusal Güvenlik Departmanı’nın uzak görüş olayını bir takım kodları bulmak için kullandığını söylüyor. Ulusal Güvenlik Departmanı´nın bilgisayarları trilyonlarca kod kombinasyonu içerse de daha güvenli kod kırıcılara daima ihtiyaçları var. 1977’de Donanma´nın Araştırma ve Geliştirme Bölümü´nde asistan sekreter olan Samuel Koslov, Donanma´nın, Stanford Araştırma Enstitüsü´yle ELF ve Beyin Kontrolü çalışmalarıyla ilgili bir kontratı olduğunu öğrendi (ELF, çok düşük frekansta radyo dalgalarıdır). Çünkü insan beyni çok düşük frekansta elektrik dalgaları yayar. Bilimadamları bu dalgaları psişik bir metodla güçlü sinyallere çevirirlerse, yakınlardaki insanların beynini etkileyerek hipertansiyona yol açılabileceğini ve ani ölümle sonuçlanacağını düşünüyorlar. Ama beyin kontrolu etiketi Koslov’u üzmüştü, bu yüzden Donanma´nın finanse ettiği tüm psişik çalışmaların durmasını emretti. SRI ile olan kontrat iptal edildi ve diğer projeler beklemeye alındı. Buna karşın beyindeki düşük frekanslı radyo dalgalarının insan beynine olan etkilerini araştırma projesi çok geliştirildi ve finanse edildi. Psişiklerin, bilgisayarları sabote edip, tüm gizli bilgileri ele geçirebileceği endişesi, Kongre´de açıkça gündeme geldiğinde psişik savaş yarışının başlayacağı düşünüldü. Ama şüpheciler “hayır” diyorlar. Onlara göre bu olaylar, fazla pahalı bir zaman öldürme işinden ileri gidemezdi. Koslov, psişik silahlar lafı geçtiğinde bile rahatsız oluyor. Ona göre bu tür tartışmalar, insanları sonuçsuz bir sürek avına iter. Bunu şöyle dile getiriyor; “Eğer Sovyetler bu aptalca şeylere bu kadar çok para döküyorlarsa, bunun nedeni kendi gazetelerinde bizim psişik araştırmalar yaptığımızı duymuş olmalarıdır. Size bu konuda çok fazla gazete küpürü gösterebilirim.” Basın, Parapsikoloji hakkında Rusya´da bile haber çıkarıyor. Fakat tüm bunlar sansasyonel ve magazin boyutunda. Yine de Parapsikoloji, hem Amerika’da hem de Rusya´da gündemdeki bir konu. Resmi Rus ansiklopedilerinde Parapsikoloji, şu şekilde tarif ediliyor; “Bilimsel olmayan idealist akım”. Bu tür bir tanım sadece Stalin devrinde vardı. Oysa günümüzde çok ciddi bazı bilim adamları Parapsikolojinin önemli buluşlar yapacağını düşünüyorlar ve bu tür düşünceler sonsuza kadar yadsınamaz. Kısacası gelecek, insan yeteneklerinin ötesinin keşfedileceğinın ve kullanılacağının haberini yollamaktadır. Askeri ve politik alanın dışında kalan alanlarda, olumlu olarak pşisik güçlerin tam olarak tanınmış, denenmiş ve yönlendirilmiş kullanımı yeni bir dünyayı bize getirebilir.
Psişiklerden, paranın nereden geldiğini saklamak özel sorunlara yol açabilirdi. Eğer psişikler gerçekten yeteneklilerse, gerçeği telepatik olarak ya da dökümanlardaki psişik parmak izlerinden öğrenebilirlerdi. Diğer yandan psişikler, ipuçlarını yakalayamazlarsa, bu da onların gerçekten yetenekli olmadıklarını gösterirdi. Böylece bunca paranın boşa gittiği ortaya çıkardı. CIA, bu karmaşayı çözmek için iki aracı kullandı. Bu kişiler, CIA ile olan bağlantıyı ve araştırmanın arkasındakileri biliyorlardı. Bu çift taraflı körlük sistemi önlemleri pek de normal sayılmaz. Aslında böyle bir anlaşma sistemi birçok tehlike yaratabilirdi. Hükümet hala psişik araştırmaları finanse ediyor mu? Reagan dönemi Beyaz Saray sözcüsü Barbara Honegger, Ulusal Güvenlik Departmanı’nın uzak görüş olayını bir takım kodları bulmak için kullandığını söylüyor. Ulusal Güvenlik Departmanı´nın bilgisayarları trilyonlarca kod kombinasyonu içerse de daha güvenli kod kırıcılara daima ihtiyaçları var. 1977’de Donanma´nın Araştırma ve Geliştirme Bölümü´nde asistan sekreter olan Samuel Koslov, Donanma´nın, Stanford Araştırma Enstitüsü´yle ELF ve Beyin Kontrolü çalışmalarıyla ilgili bir kontratı olduğunu öğrendi (ELF, çok düşük frekansta radyo dalgalarıdır). Çünkü insan beyni çok düşük frekansta elektrik dalgaları yayar. Bilimadamları bu dalgaları psişik bir metodla güçlü sinyallere çevirirlerse, yakınlardaki insanların beynini etkileyerek hipertansiyona yol açılabileceğini ve ani ölümle sonuçlanacağını düşünüyorlar. Ama beyin kontrolu etiketi Koslov’u üzmüştü, bu yüzden Donanma´nın finanse ettiği tüm psişik çalışmaların durmasını emretti. SRI ile olan kontrat iptal edildi ve diğer projeler beklemeye alındı. Buna karşın beyindeki düşük frekanslı radyo dalgalarının insan beynine olan etkilerini araştırma projesi çok geliştirildi ve finanse edildi. Psişiklerin, bilgisayarları sabote edip, tüm gizli bilgileri ele geçirebileceği endişesi, Kongre´de açıkça gündeme geldiğinde psişik savaş yarışının başlayacağı düşünüldü. Ama şüpheciler “hayır” diyorlar. Onlara göre bu olaylar, fazla pahalı bir zaman öldürme işinden ileri gidemezdi. Koslov, psişik silahlar lafı geçtiğinde bile rahatsız oluyor. Ona göre bu tür tartışmalar, insanları sonuçsuz bir sürek avına iter. Bunu şöyle dile getiriyor; “Eğer Sovyetler bu aptalca şeylere bu kadar çok para döküyorlarsa, bunun nedeni kendi gazetelerinde bizim psişik araştırmalar yaptığımızı duymuş olmalarıdır. Size bu konuda çok fazla gazete küpürü gösterebilirim.” Basın, Parapsikoloji hakkında Rusya´da bile haber çıkarıyor. Fakat tüm bunlar sansasyonel ve magazin boyutunda. Yine de Parapsikoloji, hem Amerika’da hem de Rusya´da gündemdeki bir konu. Resmi Rus ansiklopedilerinde Parapsikoloji, şu şekilde tarif ediliyor; “Bilimsel olmayan idealist akım”. Bu tür bir tanım sadece Stalin devrinde vardı. Oysa günümüzde çok ciddi bazı bilim adamları Parapsikolojinin önemli buluşlar yapacağını düşünüyorlar ve bu tür düşünceler sonsuza kadar yadsınamaz. Kısacası gelecek, insan yeteneklerinin ötesinin keşfedileceğinın ve kullanılacağının haberini yollamaktadır. Askeri ve politik alanın dışında kalan alanlarda, olumlu olarak pşisik güçlerin tam olarak tanınmış, denenmiş ve yönlendirilmiş kullanımı yeni bir dünyayı bize getirebilir.
K:Geokomplo.
-Alıntı
-Alıntı
🔻 Daha Fazlası İçin 🔻
Türkiye'nin ilk parapsikoloji mobil uygulaması çıktı ! Şuanda İngilizce ve Türkçe olarak hizmet vermektedir. Yüzlerce içerikleriyle şimdi Play Store'da. İçindekiler : Parapsikoloji , psikoloji , şifalı bitkiler ve taşlar nedir ? Ne işe yararlar ? , mitoloji ve daha fazlası için aşağıdaki linkten tıklayarak indirebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder