MEDİTASYON ZİHNİ ŞARJ EDER


MEDİTASYON ZİHNİ ŞARJ EDER




 




Son zamanlarda yapılan beyin araştırmaları, yüzyıl­lar boyunca Budist meditasyon ustalarının koruduğu bir geleneğe dair somut kanıtlar ortaya çıkarmaya başladı. Bu kanıtlar, Zihinsel disiplin ve meditatif uygulamaların beynin çalışma şeklini değiştirebildiğini ve farklı düzey­lerde farkındalıkların elde edilmesini sağlayabildiğini göstermektedir.

Bu değiştirilmiş haller günümüze kadar geleneksel anlayışla, fiziksel olarak ölçülen ve objektif olarak de­ğerlendirilebilen dünyanın dışında, aşkın terimler yoluy­la ifade edilmiştir. Ancak son birkaç yıl boyunca Wis­consin Üniversitesi’nde Tibetli Rahiplerle çalışmakta olan araştırmacılar bu zihinsel deneyimleri yüksek frekanslı gama dalgaları, beyin senkroni­zasyonu ve koordinasyonu gibi terimler ile ifade ederek bilimsel bir dile çevirmeyi başarmışlar­dır. Araştırmacılar meditasyonla ilgili beyin aktivitesinin alnın sol arka kısmında yer alan prefron­tal korteks denilen alanda yo­ğun olduğunu saptamışlardır.

Üniversitenin 10 milyon do­larlık yeni fonksiyonel beyin gö­rüntüleme ve davranış bilimleri laboratuvarı olan W. M. Keck Laboratuvarı’ndan sinir bilimci Richard Davidson, uzun süreli meditasyon uygulayıcılarının beyin aktivitelerinin daha önce hiç görülmemiş bir öl­çüde olduğunu keşfettiklerini belirtmiş, zihinsel uygula­maların beyin üzerinde golf ya da tenis antrenmanının performansı geliştirmesi gibi bir etki yarattığını ve bu durumun beynin çoğu insanın hayal bile edemeyeceği şekilde eğitilebilir ve fiziksel olarak değiştirilebilir oldu­ğunu gösterdiğini ifade etmiştir.

Bilim adamları önceleri bu durumun tam tersine, yani beyin sinir hücreleri arasındaki bağlantıların erken yaşlarda kurulduğuna ve yetişkinlikte de değişmediği­ne inanıyorlardı. Ancak son on yılda beyin görüntüleme ve diğer tekniklerdeki gelişmelerle bu varsayım çürütül­müş, bilim adamları sürekli devam eden beyin gelişimi ve nöroplastiklik (neuroplasticity) kavramını benimse­mişlerdir.

Davidson’ın meditasyon çalışmasının en yeni so­nuçları Kasım ayında Ulusal Bilimler Akademisi’nin (National Academy of Sciences) Gelişmeleri arasında yayınlanmıştır. Bu çalışma ile Davidson meditasyon yo­luyla zihinsel eğitimin beynin iç faaliyetini ve bağlantıla­rını değiştirdiğini göstererek nöroplastiklik kavramını bir adım öteye taşımıştır.

Yeni bulgular, Davidson ve dünyanın en ünlü Budist üstadı Tibetli Dalai Lama’nın uzun işbirliklerinin sonucudur. 1992 yılında Dalai Lama Davidson’ın duyguların nörobilimi hakkındaki yenilikçi araştırmalarını öğrendik­ten sonra Onu Hindistan’a Dha­ramsala’daki evine davet etmiştir. Bilindiği üzere Tibetlilerin yüzyıllar boyu devam etmekte olan yoğun meditasyon gelenekleri mevcut­tur ve başlangıçtan itibaren Dalai Lama, Davidson’dan Tibetli rahip­lerin meditasyon esnasında zihin­lerini bilimsel olarak incelemesini istemiştir.

3 sene öncesinde de Davidson’ın laboratuvarında iki gün geçirmiş olan Dalai Lama araştırma kapsamında en iyi 8 Tibetli meditasyon uy­gulayıcısı rahibi elektroansefalograf (EEG) testi ve be­yin taraması için Davidson’ın laboratuvarına gönderdi. Deneyde yer alan Budistler Tibetin Nyingmapa ve Kag­yupa Meditasyon gelenekleri ile 15 ila 40 yıl arası sü­reçlerde yaklaşık 10.000-50.000 saat arası eğitim gör­müş kişilerdi. Deneyin kontrolünü sağlamak amacıyla önceden hiçbir meditasyon deneyimi olmayan gönüllü 10 öğrenci de 1 hafta süreyle meditasyon eğitiminden sonra deneye katıldı.

Rahipler ve gönüllü öğrencilere tam 256 adet elektrik sensörü bağlandı ve kısa süreler boyunca meditasyon yapmaları istendi. Düşünme ve diğer zihinsel aktivite­lerin büyük gruplar halinde nöronların birbirlerine me­sajlar gönderdiği hafif ama algılanır elektriksel aktivite patlamalarına neden olduğu bilinmektedir. Sensörlerin algıladığı buydu. Davidson özellikle beyindeki en önem­li elektriksel beyin faaliyeti ve en yüksek frekanstaki dalga olan gama dalgalarıyla ilgileniyordu.

İki gruptan da spesifik ola­rak “koşulsuz bir merhamet duygusu” üzerine meditasyon yapmaları istendi. Budist öğ­reti; Dalai Lama öğretisinin kalbi olan.bu meditatif hali ya­şayan tüm varlıklara yardım etmeye mutlak bir biçimde hazır olmak şeklinde tanım­lamaktadır. Herhangi bir nes­neye, anıya ya da görüntüye konsantr olmayı gerekli kıl­madığı ve değiştirilmiş bir va­roluş hali yarattığı için Araştır­macılar odaklanmaları için bu konuyu seçmişlerdi.

Davidson, araştırma so­nunda meditasyonun rahiplerin eğitimli zihinleri üzerin­de gönüllülerinkinden farklı bir biçimde faaliyete yol aç­tığını açık bir şekilde saptadıklarını ifade etti ve durumu şu şekilde dile getirdi:

“En önemlisi, elektrotlar rahiplerden hızlı hareket halinde ve alışılmadık derecede güçlü gama dalgaları algıladı ve beyinlerindeki dalgaların öğrencilerinkinden çok daha organize ve koordineli olduğunu ortaya çıkar­dı. Meditasyona yeni başlamış olan gönüllülerde medi­tasyon sırasında gama dalgası aktivitesinde çok az bir artış görülürken bazı rahiplerde ise araştırmaya başla­madan önce bile sağlıklı bir insanda kaydedilenden çok daha fazla gama dalgası aktivitesi kaydedildi.”

“Daha uzun seneler süresince meditasyon yapmış olan rahipler en güçlü gama dalgalarına sahiptiler” Bu dozaj tepkisi, yani daha yüksek düzeydeki ilaç ya da aktivitenin düşük düzeylere göre daha fazla etki oluştur­ması, araştırmacıların sebep- sonuç ilişkisi olarak orta­ya çıkardıkları husustur.

Önceki çalışmalarda konsantrasyon, hafıza, öğren­me ve bilinç gibi zihinsel aktiviteler rahiplerde tespit edilen gelişmiş sinirsel koordinasyonla ilişkilendirilmişti. Rahiplerde bulunan yoğun gama dalgaları birbirinden ayrı beyin devreleri ile ilişkilendirilmiş ve bu dalgaların daha yüksek zihinsel aktivite ve artırılmış farkındalık ile de bağlantılı olduğu ortaya konulmuştu.

Davidson’un araştırması, prefrontal korteksi mut­luluk, olumlu düşünceler ve duygular ile ilişkilendirilen beyin bölgesi olarak sapta­dığı daha önceki çalışması ile uyumludur. Davidson me­ditasyon yapan rahiplerde Fonksiyonel Manyetik Rezo­nans Görüntüleme Tekniği’ni (fMRI) kullanarak, EEG ile ölçülen beyin aktivitelerinin özellikle söz konusu bölgede yoğun olduğunu tespit etmiş­tir.

Davidson araştırması ile meditasyonun sadece kısa dönemde beynin çalışma şeklini değiştirmekle kalmadı­ğı uzun dönemde de beyinde kalıcı değişiklikler oluşturdu­ğu sonucuna varmaktadır. Kendi ifadesi ile “…bu bulgu rahiplerde araştırmanın başında henüz meditasyona başlamadan önce de kontrol grubuna göre daha fazla gama aktivitesi görülmesine dayanmaktadır.” Massac­husetts Üniversitesi’nden bir araştırmacı Jon Kabat-Zinn birkaç sene önce de benzer bir sonuca varmıştı.

Harvard ve Princeton üniversitelerindeki araştırma­cılar şimdilerde rahiplerden bazıları ile düşüncelerini kontrol etme ve imgeleme gibi meditasyon deneyimleri­nin çeşitli halleri üzerine deneyler yürütmektedir. David­son ise konu ile ilgili daha derin bir araştırma yapmayı planlamaktadır.

Son olarak, araştırmanın ardından Davidson sonu­cu şu şekilde ifade etti: “Eğitilmiş bir zihin ya da beynin eğitilmemiş olandan fiziksel olarak farklı olduğunu keş­fettik, zamanla bu şekilde bir zihinsel eğitimin önemini daha iyi anlayabilecek ve bu konuya daha ciddi bir şe­kilde yaklaşılması ihtimalini artırabileceğiz.


-Alıntıdır.

🔻 Daha Fazlası İçin 🔻





              



Türkiye'nin ilk parapsikoloji mobil uygulaması çıktı ! Şuanda İngilizce ve Türkçe olarak hizmet vermektedir. Yüzlerce içerikleriyle şimdi Play Store'da. İçindekiler : Parapsikoloji , psikoloji , şifalı bitkiler ve taşlar nedir ? Ne işe yararlar ? , mitoloji ve daha fazlası için aşağıdaki linkten tıklayarak indirebilirsiniz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar