ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU EFSANESİ
ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU EFSANESİ
Efsaneye göre Simurg (Zümrüdü Anka), bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilirmiş. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlarda kurtaracağını düşünürlermiş.
Zümrüdü Anka, öleceğini hissettiği zaman kendisine kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvarmış. Yuvanın içinde ölümü beklermiş. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar… Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğarmış.
Bu kısır döngü sürerken, kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelmiş ki, Simurg’tan yardım istemeleri gerekliymiş. Birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark etmişler. Öyle çok beklemişler ki yuvasından çıkıp havalanacağı günü… Sonunda umudu kesmişler. Tam her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Simurg’un kanadından bir tüy bulunmuş. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup O’nun yuvasına gitmeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üstünde olan, Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekiyormuş. Bu vadiler öyle zorluymuş ki yolda bir sürü kuş kaybolmuş…
1. Vadi “NEFS” Vadisi
Vadiye giren kuşlar öyle şaşırmışlar ki, burası sanki cennetmiş. Her şey varmış. Bir anda her şeyi isteyebileceklerini fark etmişler. Hiç sınır yokmuş. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabilirlermiş. İnsanları anlatan masallardaki gibi, çalışmadan, uğraşmadan mevki makam sahibi bile olabilirlermiş. Öyle çok kuş vadinin sihrine kapılmış, öyle çok şey istemiş ki… Bu vadide bir sürü kayıp vermişler.
2. Vadi “AŞK” Vadisi
Vadiye girince bütün kuşların gözünü bir sis kaplamış. Gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçalarını, birer sülün, birer kuğu sanmışlar. Gözleri kör olmuş. Kapılmışlar, sürüklenmişler.
3. Vadi “CEHALET” Vadisi
Her şey güzel gelmiş gözlerine… Simurg Anka kuşunu bile unutmuşlar. Nereye gittiklerinin ne önemi varmış ki… Orada da gökyüzü, burada da gökyüzü. İlginç nesneler görmüşler, kaya mı ağaç mı ne fark edermiş ki… Önemsemedikçe düşünmemişler. Düşünmedikçe unutmuşlar. Unuttukça yükleri hafiflemiş, gülümsemeye başlamışlar…
4. Vadi “İNANÇSIZLIK” Vadisi
Vadiye girdiklerinde birden her şey anlamını yitirmiş. Ne olacakmış ki Simurg’u bulsalar. Kesin öleceklerini iddia edenler olmuş. Simurg’un çözüm bulamayacağını söyleyenler olmuş. Bu kadar yolu boşa geldiğini, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler olmuş. Kanadı yaralanan bir kuşun aşağıya düştüğünü, hepsinin başına geleceğini bağıra bağıra söylemişler. Yolu tamamlayamayacaklarını ya da tamamlasalar da hiçbir işe yaramayacağını söyleyip geri dönmüş bir sürü kuş…
5. Vadi “YALNIZLIK” Vadisi
Vadiye giren bütün kuşları korku salmış. Sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılmışlar. Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünmüş. Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp, daha büyük hayvanlara yem olmuş. Her biri kendi başına hareket etmiş ve yönünü bulmaya çalışmış. Sanki kimse yokmuş gibi yapayalnız hissetmişler. Oysa ki milyonlarca kuş aynı amaç için uçuyormuş.
6. Vadi “DEDİKODU” Vadisi
Vadinin her köşesinde fısıltılar duyulmaya başlamış. En arkadaki kuş, Simurg Anka’nın yeniden doğuşta tüylerinin yandığını söylemiş. Öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüylerin tekrar çıkmadığını söylemiş. Bir öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüyleri çıkmadığı için Simurg’un gizlendiğini söylemiş. Bir öndeki kuş bunu duymuş, morali bozuk olduğu için Simurg’un, saklanırken, onu görenlere zarar verdiğini söylemiş. Daha öndeki kuş bunu duyunca, herkese zarar veren Simurg’un dayanamayıp kendini öldürdüğünü söylemiş. En öndeki kuşa, gitmeye gerek kalmadığı, Simurg’un toprak olduğu bilgisi gelmiş. Bir çok kuş geri dönmüş.
7. Vadi “BEN” Vadisi
Bütün kuşlar vadiye girer girmez, içlerinde değişik bir his uyanmış. Kiminin kanadı, biçimsiz gelmiş kimine. Diğeri, her şeyi bildiğini iddia etmiş. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkmış. Her kafadan bir ses çıkmış. Herkesin bir fikri varmış ve doğruymuş. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi… Hepsi en önde lider olmak istemiş, öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar… Ta ki vadiden çıkana, “BEN”den uzaklaşana kadar.
Ve nihayet vadiden Kaf Dağı’na vardıklarında, dünyadaki bütün kuşlardan geriye sadece 30 tane kalmış. Zorlu vadilerden geçen bu 30 kuş, yuvaya vardıklarında bir de öğrenmişler ki SİMURG ANKA, “OTUZ” demekmiş. (Farsça Si 30, Murg ise kuş). Onların hepsi Simurg’muş. Yani kurtarıcı, bilge, mükemmel kuş; bu yedi vadiyi geçen kuşmuş.
Nefsine hakim olan, körü körüne bağlanmayan, düşünen, kendini geliştiren, kendine ve başaracağına inanan, hep birlikte hareket edilmesi gerektiğini bilen, yalnız olmayı tercih etmeyen, dedikodu yapmayan ve en önemlisi egosunu eğiten kuşlar Simurg’muş.
Küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka Kuşu…
Efsaneye göre Simurg (Zümrüdü Anka), bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilirmiş. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlarda kurtaracağını düşünürlermiş.
Zümrüdü Anka, öleceğini hissettiği zaman kendisine kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvarmış. Yuvanın içinde ölümü beklermiş. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar… Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğarmış.
Bu kısır döngü sürerken, kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelmiş ki, Simurg’tan yardım istemeleri gerekliymiş. Birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark etmişler. Öyle çok beklemişler ki yuvasından çıkıp havalanacağı günü… Sonunda umudu kesmişler. Tam her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Simurg’un kanadından bir tüy bulunmuş. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup O’nun yuvasına gitmeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üstünde olan, Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekiyormuş. Bu vadiler öyle zorluymuş ki yolda bir sürü kuş kaybolmuş…
1. Vadi “NEFS” Vadisi
Vadiye giren kuşlar öyle şaşırmışlar ki, burası sanki cennetmiş. Her şey varmış. Bir anda her şeyi isteyebileceklerini fark etmişler. Hiç sınır yokmuş. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabilirlermiş. İnsanları anlatan masallardaki gibi, çalışmadan, uğraşmadan mevki makam sahibi bile olabilirlermiş. Öyle çok kuş vadinin sihrine kapılmış, öyle çok şey istemiş ki… Bu vadide bir sürü kayıp vermişler.
2. Vadi “AŞK” Vadisi
Vadiye girince bütün kuşların gözünü bir sis kaplamış. Gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçalarını, birer sülün, birer kuğu sanmışlar. Gözleri kör olmuş. Kapılmışlar, sürüklenmişler.
3. Vadi “CEHALET” Vadisi
Her şey güzel gelmiş gözlerine… Simurg Anka kuşunu bile unutmuşlar. Nereye gittiklerinin ne önemi varmış ki… Orada da gökyüzü, burada da gökyüzü. İlginç nesneler görmüşler, kaya mı ağaç mı ne fark edermiş ki… Önemsemedikçe düşünmemişler. Düşünmedikçe unutmuşlar. Unuttukça yükleri hafiflemiş, gülümsemeye başlamışlar…
4. Vadi “İNANÇSIZLIK” Vadisi
Vadiye girdiklerinde birden her şey anlamını yitirmiş. Ne olacakmış ki Simurg’u bulsalar. Kesin öleceklerini iddia edenler olmuş. Simurg’un çözüm bulamayacağını söyleyenler olmuş. Bu kadar yolu boşa geldiğini, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler olmuş. Kanadı yaralanan bir kuşun aşağıya düştüğünü, hepsinin başına geleceğini bağıra bağıra söylemişler. Yolu tamamlayamayacaklarını ya da tamamlasalar da hiçbir işe yaramayacağını söyleyip geri dönmüş bir sürü kuş…
5. Vadi “YALNIZLIK” Vadisi
Vadiye giren bütün kuşları korku salmış. Sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılmışlar. Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünmüş. Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp, daha büyük hayvanlara yem olmuş. Her biri kendi başına hareket etmiş ve yönünü bulmaya çalışmış. Sanki kimse yokmuş gibi yapayalnız hissetmişler. Oysa ki milyonlarca kuş aynı amaç için uçuyormuş.
6. Vadi “DEDİKODU” Vadisi
Vadinin her köşesinde fısıltılar duyulmaya başlamış. En arkadaki kuş, Simurg Anka’nın yeniden doğuşta tüylerinin yandığını söylemiş. Öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüylerin tekrar çıkmadığını söylemiş. Bir öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüyleri çıkmadığı için Simurg’un gizlendiğini söylemiş. Bir öndeki kuş bunu duymuş, morali bozuk olduğu için Simurg’un, saklanırken, onu görenlere zarar verdiğini söylemiş. Daha öndeki kuş bunu duyunca, herkese zarar veren Simurg’un dayanamayıp kendini öldürdüğünü söylemiş. En öndeki kuşa, gitmeye gerek kalmadığı, Simurg’un toprak olduğu bilgisi gelmiş. Bir çok kuş geri dönmüş.
7. Vadi “BEN” Vadisi
Bütün kuşlar vadiye girer girmez, içlerinde değişik bir his uyanmış. Kiminin kanadı, biçimsiz gelmiş kimine. Diğeri, her şeyi bildiğini iddia etmiş. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkmış. Her kafadan bir ses çıkmış. Herkesin bir fikri varmış ve doğruymuş. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi… Hepsi en önde lider olmak istemiş, öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar… Ta ki vadiden çıkana, “BEN”den uzaklaşana kadar.
Ve nihayet vadiden Kaf Dağı’na vardıklarında, dünyadaki bütün kuşlardan geriye sadece 30 tane kalmış. Zorlu vadilerden geçen bu 30 kuş, yuvaya vardıklarında bir de öğrenmişler ki SİMURG ANKA, “OTUZ” demekmiş. (Farsça Si 30, Murg ise kuş). Onların hepsi Simurg’muş. Yani kurtarıcı, bilge, mükemmel kuş; bu yedi vadiyi geçen kuşmuş.
Nefsine hakim olan, körü körüne bağlanmayan, düşünen, kendini geliştiren, kendine ve başaracağına inanan, hep birlikte hareket edilmesi gerektiğini bilen, yalnız olmayı tercih etmeyen, dedikodu yapmayan ve en önemlisi egosunu eğiten kuşlar Simurg’muş.
Küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka Kuşu…
Yorumlar
Yorum Gönder